BANKA HESABI KİRALAMA İLE HESAP BİLGİLERİNİ KULLANDIRMA HALİNDE OLUŞAN HUKUKİ DURUMLAR

BANKA HESABI KİRALAMA İLE HESAP BİLGİLERİNİ KULLANDIRMA HALİNDE OLUŞAN HUKUKİ DURUMLAR

DOLANDIRICILIK SUÇUNUN BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN, BANKA VEYA KREDİ KURUMLARININ ARAÇ OLARAK KULLANILMASI SURETİYLE İŞLENMESİ


DOLANDIRICILIK SUÇU NEDİR (TCK m. 157)


5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 157. maddesinde dolandırıcılık suçu şu şekilde düzenlenmiştir; 


"Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir."


İşbu madde metnine göre basit dolandırıcılık suçu; failin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatarak, onun veya başkasının yararına olarak, kendisi veya başkası lehine yarar sağlaması suretiyle oluşur. Dolandırıcılık suçunun meydana gelebilmesi için failin hileli davranışlarla haksız bir menfaat elde etmesi gerekir. Ancak hileli davranışı gerçekleştiren kişi ile lehine menfaat elde edilen kişinin aynı kişi olması gerekmez. Öte yandan somut olayda aldatılan kişi ile zarara uğrayan kişinin de farklılık arz etmesi mümkündür.


NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇU


Nitelikli dolandırıcılık suçu; failin hileli davranışlar sergilerken mağdurun güvenini kazanmaya çalışması ve bu davranışları gerçekleştirirken bir takım araçlardan faydalanması suretiyle oluşur.


TCK m. 158'e göre dolandırıcılık suçunun;


a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,


b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,


c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,


d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya

dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,


e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,


f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,


g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,


h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari

faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,


i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan

güvenin kötüye kullanılması suretiyle,


j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin

açılmasını sağlamak maksadıyla,


k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,


l) (Ek: 24/11/2016-6763/14 md.) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka,

sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla

ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/19 md.; Değişik: 3/4/2013-6456/40 md.) Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz 


(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.


(3) (Ek fıkra: 24/11/2016-6763/14 md.) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.


BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN, BANKA VEYA KREDİ KURUMLARININ ARAÇ OLARAK KULLANILMASI SURETİYLE DOLANDIRICILIK


Halk arasında "kredi kartı dolandırıcılığı", "internet dolandırıcılığı", "sahibinden dolandırıcılığı", "hesap kartı dolandırıcılığı", "dolap dolandırıcılığı", "banka hesabı kiralama suçu" olarak da bilinen bilişim sistemlerinin ve banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu  teknolojinin hızla gelişmesi ve banka aracılığıyla yapılan işlemlerin çoğalması nedeniyle oldukça yaygınlaşmıştır. Dolandırıcılık suçunun daha ağır cezayı gerektiren hallerini düzenleyen TCK m. 158/1-f'de, dolandırıcılık suçunun "Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle" işlenmesi halinde fail hakkında üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunacağı belirtilmektedir. 158/1'in son cümlesi gereğince dolandırıcılık suçunun bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi halinde hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.


Dolandırıcılık Suçunun Bilişim Sistemlerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi:


Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu 5237 sayılı TCK m. 158/1-f' de nitelikli dolandırıcılık hali olarak düzenlenmiştir. Savcılıkça resen kovuşturma yapılan bu suçta şikayet süresi bulunmamaktadır. Dava zamanaşımı süresi içerisinde her zaman şikayette bulunulabilir.


 Günümüzde sosyal medyanın ve internetin yaygınlaşması ve teknolojinin hızla gelişmesi ile birlikte bilişim yoluyla işlenen suçlar da artış göstermiştir. Sosyal medya, internet siteleri, alışveriş uygulamaları gibi çeşitli platformlar aracılığıyla işlenen dolandırıcılık suçları, bu suça vücut vermektedir. Özellikle günümüzde İnstagram, Youtube, Tiktok gibi sosyal medya platformlarında bulunan yanıltıcı reklam ve içerikler ve Sahibinden, Dolap, Gardrops gibi alışveriş siteleri üzerinden verilen aldatıcı nitelikteki ilanlar vasıtasıyla dolandırıcılık suçunun işlenmesi oldukça kolaylaşmıştır. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte kullanımı hızla yaygınlaşan bu bilişim sistemleri vasıtasıyla dolandırıcılık suçunun işlenmesi oldukça kolay bir hale gelmiştir. Bu sebeple TCK'da dolandırıcılık suçunun bu yolla işlenmesi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.


Dolandırıcılık suçunun banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi:


5237 sayılı TCK m. 157/1-f'de banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu nitelikli dolandırıcılık hali olarak düzenlenmiştir. Kişilerin banka veya kredi kurumlarına duyduğu güven nedeniyle, bu kurumları araç olarak kullanarak kişilerin aldatılması daha kolay hale geldiği için dolandırıcılık suçunun banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi hali kanunda nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.


Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suçunun oluşabilmesi için banka veya kredi kurumlarının mutad faaliyetlerinden veya bu faaliyeti yürüten süjelerden yararlanılması veya banka ya da kredi kurumlarının faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılması gerekmektedir.


Nitelikli dolandırıcılık suçunun bu halinin meydana gelebilmesi için banka veya kredi kurumlarının doğrudan araç olarak kullanılması gerekmektedir. Fail tarafından hileli hareketler tamamlandıktan sonra bankanın yalnızca bir ödeme aracı olarak kullanılması bu suça vücut vermez. Örnek olarak failin dolandırıcılık suçunun meydana getirecek hileli hareketleri tamamlamasının ardından mağdura bir banka hesabına 2.000 TL yatırması gerektiğini söylemesi ve mağdur tarafından bu banka hesabına söz konusu paranın yatırılması halinde dolandırıcılık suçunun bu hali oluşmayacaktır.


BANKA VEYAHUT KREDİ KARTINI BAŞKASINA VERİP DE YARGILANAN KİŞİLERİN HUKUKİ DURUMU


Günümüzde aradaki ilişkiye veya güvene duyularak hesap kartı yahut mobil bankacılık bilgilerinin bir başka kişiye verilmesi oldukça yaygın bir durumdur. "Hesap kartım dolandırıcılık işleminde kullanılmış ne yapabilirim?" sorusu ile "banka hesabı kiralama suçunun" yanıtları işbu makalede irdelenmiştir. Masum vatandaşların konuyla ilgili kolluk kuvvetleri tarafından ifade işlemi için çağrılması halinde gerçekleri tüm çıplaklığıyla izah etmesi ile suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına yönelik savunma yapmaları başvurulacak bir yollardan biridir. Lakin her ihtimale karşın, suçtan elde edilen menfaatin kişinin hesabına yatması nedeniyle henüz soruşturma aşamasındayken etkin bir süreç yürütmeli ve profesyonel destek alması önerilmektedir. Çünkü bu tür dosyalarda çoğunlukla karşılaştığımız üzere vatandaşlar "ne de olsa suç işlemedim" diyerek olayın üzerine gitmemekte; ancak ilerleyen süreçlerde ciddi cezalarla yargılanmaktadır. Üstelik hesap kartını veya mobil bankacılık bilgilerini ele geçiren kişiler tarafından onlarca mağdura karşı dolandırıcılık eylemi gerçekleştirildiğinden, hesap bilgilerini kullandıran kişilerin de ayrı ayrı pek çok Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında yargılanması muhtemeldir.


Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2024 yılı Haziran ayında vermiş olduğu bir karara kadar hesabına dolandırıcılık suçundan kaynaklanan bir meblağın gelmesi durumunda masum vatandaşlar da ceza almakta idi. Lakin ilgili karar yargılama süreçlerini oldukça değiştirmiş ve hesaba gelen paranın izinin sürülmesi amaçlanmıştır. Makalenin sonunda ilgili karar yer almaktadır.


Özet olarak, bahsi geçen suçlama ile karşılaşan kişilerin ivedi şekilde pozisyon alarak dosyalara ihtimamla yaklaşması tarafımızca önerilmektedir.


KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARI


Yargıtay 11. Ceza Dairesi    

2021/... E.  ,  2024/... K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SAYISI : 2018/... E., 2019/... K.

SUÇLAR : Dolandırıcılık

HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma


Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde neticesinde tespit edilip sanık ...'in duruşmalı inceleme talebinin, hükmolunan cezanın süresine göre koşulları bulunmadığından, 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı Kanun'un 318 inci maddesi uyarınca reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:


I. HUKUKÎ SÜREÇ

Temyizin kapsamına göre; bozma üzerine yapılan yargılamada, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararı ile;

1.Sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 157 inci maddesinin birinci fıkrası, 62, 52 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 6 kez 2 yıl 6 ay hapis ve 10.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,

2.Sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...'e yönelik eylemleri nedeniyle, sanık ... hakkında ise katılan ...'a yönelik eylemi nedeniyle dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 157 inci maddesinin birinci fıkrası, 39, 62, 52 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 5.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına,

Karar verilmiştir.


II. TEMYİZ SEBEPLERİ

1. Cumhuriyet savcısının temyiz isteği; sanıklar ... ve ...'in müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerektiğine, sanık ...'ın katılanlar ... ve ...'a yönelik eylemlerinin iki ayrı dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

2. Sanık ... müdafinin temyiz isteği; sübuta, uzlaştırma işlemlerinin usule uygun yapılmadığına, sanığın katılan ...'a yönelik eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığına, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

3.Sanık ...'in temyiz isteği; sübuta, katılan ...'nin zararının bulunmadığına, katılanın fahiş talebi nedeniyle uzlaşmanın sağlanamadığına, lehe olan hükümlerin uygulanması gerektiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

4. Sanık ...'in temyiz isteği; sübuta, fazla ceza verildiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

5. Sanık ...'ın temyiz isteği; kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

1. Sanıklardan İrfan'ın kendisini, katılan ve şikayetçilere emniyet görevlisi veya Cumhuriyet savcısı olarak tanıtıp terör örgütüne hesaplarından para transferi yapıldığını, kendilerinin kurtarılması amacıyla bildirdiği hesap numaralarına para yatırmaları gerektiğini söyleyeceği yönünde oluşturduğu plan kapsamında, ilk etapta sanık ... ile görüşerek olayı anlattığı, ondan aktif hesap numaralarını temin etmesini istediği ve yapacağı dolandırıcılık eylemleri ile ilgili olarak kendisine pay vereceğini belirttiği, ...'in de ...'e durumu anlattığı, ... ve ...'in dosyada bilgileri bulunan kişilere ait banka kartları ve hesap numaralarını temin ederek İrfan'a verdikleri, İrfan'ın da katılan ve şikayetçileri değişik tarihlerde arayıp kendisini polis ve Cumhuriyet savcısı olarak tanıtarak terör örgütünün para transferi yaptığı olayı kapatmak için vereceği hesap numaralarına para yatırmalarını talep ettiği, katılan ve şikayetçilerin de buna inanarak değişik tarihlerde verilen banka hesap numaralarına paraları yatırdıkları, yatırılan paraların ..., ... ve katılan ... yönünden de sanık ... tarafından çekilerek İrfan'a verildiği, böylece sanıklar ... ve ...'in tüm katılanlar ve şikayetçiler yönünden sanık ...'ın eylemlerine yardım ettikleri, sanık ...'in de katılan ... yönünden İrfan'ın eylemine yardım ettiği, sanıklar ... ve ...'in katılan ... dışındaki kişilerle uzlaştıkları, sanık ...'ın katılan ve şikayetçilerle, sanık ...'in ise Enver ile uzlaşamadığı kabul edilerek sanıkların Hukuki Süreç başlığında yazılı şekilde cezalandırılmalarına dair temyiz incelemesine konu hükümlerin kurulduğu anlaşılmıştır.

2. Sanıkların tevil yollu savunmaları, katılan ve şikayetçilerin oluşa ve dosya kapsamına uygun beyanları, yakalama tutanakları, banka yazıları, dekontlar, sanıklara ait adli sicil kayıtları ve diğer delillerin dosya arasında olduğu tespit edilmiştir.


IV. GEREKÇE

Sanıkların üzerine atılı dolandırıcılık suçunun, 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 253 üncü ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdi edildiği ancak, sanıklar ... ve ...'in katılan ... yönünden, sanık ...'ın tüm katılanlar ve şikayetçiler yönünden, sanık ...'in ise katılan ... yönünden uzlaşmasının sağlanamadığı ve uzlaştırma işlemlerinin usulüne uygun yapıldığı belirlenerek yapılan incelemede;

A. Sanık ... Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden

1.Dosya kapsamında toplanan delillere göre, suç tarihi de göz önüne alınarak eylemlerin dolandırıcılık suçunun temel şeklini oluşturduğu ve sanığın mahkûmiyetine ilişkin Mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, sanığın katılanlar ... ve ...'a yönelik eylemlerinin tek bir dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, katılan ...'a yönelik eyleminde de menfaatin sağlanması nedeniyle suçun tamamlanmış olduğu, uzlaştırma işlemlerinin de usulüne uygun yapıldığı anlaşılmakla, Cumhuriyet savcısının ve sanık ... müdafiinin bu yönlere değinen temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasfı ile yaptırımların aşağıdaki husus dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, Cumhuriyet savcısı ve sanık ... müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir, ancak;

Sanık hakkında bozma öncesi verilen kararın aleyhe temyiz edilmediği gözetilmeden, 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrasına aykırı olarak sanık hakkında bozma öncesindeki adli para cezalarından fazla cezaya hükmedilerek kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi, hukuka aykırı bulunmuş olup bahse konu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.


B.Sanıklar ..., ... ve ... Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden

1.Ayrıntılarına Olay ve Olgular bölümünde yer verilen olayda; sanıklar ... ve ...'in, sanık ...'ın isteği üzerine üçüncü kişilere ait hesap bilgileri ile banka kartlarını temin ettikleri, sanık ...'in de kendi hesap ve banka kartlarını kullandığı, hesaplara yatan paraların bizzat sanıklar tarafından çekilerek belli bir pay karşılığında sanık ...'a verildiği, sanıkların suçun icrasında üstlendikleri rol ve katkılarının sanık ...'ın fiillerini tamamladığı, böylece sanıkların fiiller üzerinde ortak hakimiyet kurdukları anlaşılmakla, sanıkların müşterek fail olarak cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, eylemlerinin yardım etme niteliğinde olduğundan bahisle 5237 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayini,

2. Sanık ...'in, sanık ...'i komşusu olduğu ve aynı iş yerinde çalıştıkları için tanıdığını, kendisine para geleceğini ancak kartının iptal olduğunu söyleyince güvendiği için hesap numarasını verdiğini ve hesabına gelen paradan pay almadığını savunması; sanık ...'in sanık ... dışında tanıdığı kişilerden de benzer bahanelerle hesap ve kart bilgilerini aldığının ve bu kişiler gibi sanık ...'in de ...'le tanışıklığından dolayı duydukları güvenle hesap ve kart bilgilerini paylaştığının anlaşılması karşısında, sanığın diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiğine dair cezalandırılmasına yeterli kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine hükmedilmesi,


3. Kabule göre de; sanıklar hakkında bozma öncesi verilen kararın aleyhe temyiz edilmediği gözetilmeden, 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrasına aykırı olarak sanıklar hakkında bozma öncesindeki adli para cezasından fazla cezaya hükmedilerek kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi,

Hukuka aykırı bulunmuştur.


V. KARAR

A. Sanık ... Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden

Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenle İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararına yönelik Cumhuriyet savcısının ve sanık ... müdafiinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği sanık ... hakkındaki hüküm fıkrasının sonuna “Bozma öncesi aleyhe temyiz bulunmadığı gözetilerek, 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca sonuç ceza miktarı açısından sanık ...'in kazanılmış hakkının dikkate alınması suretiyle sanık hakkında hükmedilen adli para cezalarının 2.000,00 TL üzerinden infazına" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükümlerin, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,


B.Sanıklar ..., ... ve ... Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden

Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararına yönelik sanıkların temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,


Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.06.2024 tarihinde karar verildi.



                                                                                                                                             Arb. Av. Özgür Özgeç


0(554) 412 18 80